Bisiklette Nasıl Oturulur? Bir Genç Yetişkinin Aydınlanma Süreci
Bazen düşünürüm; hayat, gerçekten bisiklet sürmek gibi mi? Hani bir şeylere doğru hızla ilerlerken, bir anda yön değiştirebilmek ve düşmeden devam edebilmek. Bir diğer yandan, “Bisiklette nasıl oturulur?” gibi bir soru bence tam da hayatın içindeki soru. Çünkü bunu soran kişi, sadece oturmanın değil, doğru şekilde oturmanın yolunu arayan biri… Benim gibi, her zaman fazla düşünerek yaşayan biri için, bu soru hayatın anlamını çözmeye bir adım daha yaklaşmak gibi!
İzmir’de Bir Akşam: Bisiklet, Yokuş ve Ben
Bir İzmir akşamı… Havanın ılıman olduğu, denizin tuzlu kokusunun burnuma dolduğu bir an. Bir grup arkadaşla Alsancak’ta yürüyüş yapıyoruz. Sonra biri “Hadi bisiklete binelim!” dedi. Beni düşünün, bu öneriyi duyduğum anda sadece 3 şey geçti aklımdan:
1. “Bisiklet sürmeyi hatırlıyor muyum?”
2. “Acaba bu bisiklete nasıl oturuluyor?”
3. “Yokuş var mı, yoksa düz mü giderim?”
Gözlerim biraz açıldı, çünkü yokuş düşüncesi bile beni soğutmuştu. Bir yokuşu çıkarken düşündüm; bisikletin üzerinde nasıl oturulur? Kendimi bir ‘bu dünyadan olmayan bir yaratık’ gibi hissediyordum. Ama hadi, hadi, hadi. Ne de olsa bisiklet, çocukluk anılarımın bir parçasıydı. Ve işin garip tarafı şu: Çocukken bir bisiklete oturmak, bir bakışta doğrudan yapılırdı. Ama şimdi, 25 yaşında biri olarak, “bisiklette nasıl oturulur?” diye kafa yormak, biraz tuhaf değil mi?
Bisiklete Oturmanın Psikolojisi
Şimdi, bir an durup düşünelim. Bisiklete oturmak, öyle basit bir şey değil. Evet, fiziksel olarak bir oturuş. Ama duygusal açıdan, çok derin! Biraz fazla düşündüğümü fark ediyorum, ama biz yetişkinler, hayatın her anında analiz yapıyoruz, değil mi? En basit şeyin bile bir anlamı olmalı! Şöyle dedim içimden: “Peki, bisiklette nasıl oturulur?” Şimdi oturduğum yeri düşünmeye başladım. Sadece fiziksel oturuş değil, ruhsal oturuş da var.
Ve işte orada, o anın farkına varıyorum. Yavaşça oturduğumda, aslında aslında bir parça rahatlık, bir parça da acemilik vardı. Çünkü bir yetişkin olarak, bisikletin üzerine oturmak, sanki yeniden çocukluğa dönüş gibi. Bir de şöyle bir şey var: İnsan büyüdükçe, her şeyin karmaşıklaştığını düşünüyor. Ama en basit şeylerde bile, rahatlık bulmak önemli. Bisiklette nasıl oturulur? Yani, rahatça!
Bir Bisiklet, Bir Oturuş, Bir Hayat
Bir bisiklete oturmak, aslında günlük yaşamı anlatan küçük bir metafor. Mesela, tüm dünyayı sırtında taşımaya çalışan bir yetişkin gibi hissedebilirsin. Yavaşça pedala basarken, sanki hayatın yükü bir parça daha hafifliyormuş gibi hissedersin. Bazen bisikletin selenin tam ortasında değil, biraz yana kaydığını fark edersin. Hani bir insanın hayatında da bazı şeyler tam yerli yerine oturmaz. O zaman ne yaparsınız? “Rahat ol, sağa kay, solak otur!” diye bir iç ses gelir.
Dostum: “Yavaş git!”
Ben: “Yavaş gitmem lazım, çünkü… beni fazla düşünmeye zorluyor!”
Dostum: “Bırak, bisiklet seni götürsün.”
Ben: “Ama hep ben karar veriyorum!”
Ve evet, bisikletimle kaybolan hızımın farkına varıyorum. Sanki dünya ile olan ilişkim de bisiklete binmek gibi. Her şey bir denge meselesi. Ne çok eğilip düşmelisin, ne de o kadar dik olmalısın ki, yolun keyfini çıkaramayasın.
Bisiklete Oturmanın Yolu: Felsefi Bir Yaklaşım
Geldik işin felsefi kısmına! “Bisiklette nasıl oturulur?” sorusunun altında bence biraz varoluşsal bir anlam yatıyor. Hadi kabul edelim, aslında hepimiz bir şekilde hayatın ortasında bir bisiklet gibi duruyoruz. Düşünceler, korkular, idealler; hepsi bir arada. Bu, biraz denge arayışı gibi. Kendini çok kasma ama dikkatli ol, düşme!
İçimden bir ses sürekli bana şunu hatırlatıyordu:
“Bir an dur ve etrafına bak. Bisiklette nasıl oturduğunun farkına var.”
Biraz alaycı bir şekilde, bisiklette nasıl oturduğumu düşündüm. Rahat mı oturuyorum? Belki biraz fazla düşünerek. O kadar fazla düşündüm ki, yanlış yere oturduğumu hissettim. Ama sonra fark ettim ki, aslında doğru şekilde oturmanın tek bir yolu yoktu. Kendi oturuşum, kendi yolumdu.
Yavaşça Gitmek: Sonunda Bir Gerçeklik
Sonunda bisikleti sürerken bir şey fark ettim: Bisikletin üzerinde oturmak, hızla gitmek ya da yavaşlamak değil. Bu, bir yaşam tarzı. Bazen doğru oturmak, bazen yanlış oturmak, ama hep bir şekilde devam etmek! Kendi yolumu bulmalıydım. Belki bir gün düzgün oturur, yokuşları aşarım. Ama şimdilik, bisiklette nasıl oturulacağına dair tek bir çözüm yok. Her şey yolda öğrenilecek bir şey.
Ve evet, o akşam sonunda pedalı çevirmeye başladım. Bisikletimde nasıl oturduğum hakkında düşündüğüm her şey, birer anı haline geldi. Hadi bakalım, yola devam!